Kızıldere halka adanmışlığın adıdır…

Kızıldere devrim için fedai devrimciliğin adıdır …

Kızıldere ben değil biz demenin adıdır …

Kızıldere grupçuluk değil siper yoldaşlığının adıdır …

Kızıldere devrimci dayanışma ve biri bir için kendini feda etmenin adıdır …

Kızıldere devrimin ve devrimciliğin yeniden tanımlamasıdır…

Kızıldere’de ölümsüzleşmelerinin 51. yılında MAHİR ÇAYAN ve ON’LAR mücadelemizde yaşıyor…

İçinden geçtiğimiz süreçte, faşizmin saldırıları her boyutuyla sürüyor. Halklarımıza dayatılan yoksulluk ve asrın felaketi dedikleri aslın katliamıyla on binlerce insanımızın yaşamını yitirmesi, milyonlarcası tüm varlığını yitirmiş, adeta 11 şehir yerle bir olmuştur. Bu faşist sistemin uygulamaları, haklarımıza dayatılan teslimiyet karşısında kitlelerin öfkesi doruğa çıkmıştır. Her alanda direnişler ve grevlerle hak alma mücadelesi öbek öbek büyümektedir. Faşist sistem siyasal-sosyal krizle çökme noktasına gelmiş, iyice teşhir olmuştur. Bu koşullarda gündeme gelen seçim ile bu öfke sistemin düzen partileri ve reformistlerce AKP-MHP’yi sistemden ayırarak, halklarımızı sisteme kanalize etme çabasındalar. 71 Devrimci kopuşun ve Mahirler, Denizler, İboların bu devrimci kopuşları, onların devamcısı oldukları iddiasıyla reformistlerce seçimlere malzeme edilmekte. Onların bayrak açıp mahkûm ettiği düzen içi siyaset, bugün onların adı kullanılarak tasfiye edilmeye çalışılıyor. Bunun için bugün onları anmak ve sahiplenmek daha büyük anlam ifade etmektedir.

Böylesi koşullarda 51. yılında Kızıldere’yi anıyoruz. Kızıldere’ye gidişin köşe taşlarını döşeyen tam da o süreçte sistemin yaşadığı kriz ve bu krizi aşmak için halklara karşı gerçekleştirilen 12 Mart askeri faşist darbesiyle muhalefeti ve kitleleri sindirmek için yoğun baskı ve terörü gündeme getirmiştir.

Türkiye devrimci hareketinde o güne kadar var olan reformist, sistemle uzlaşma ve onun çizdiği sınırlar içinde hapsolmuş bir devrimciliğe karşı ortaya çıkan devrimci kopuş ve M-L çizginin adım adım örülmesi olmuştur. 68 öğrenci gençlik hareketi ve onun öncüsü DEV GENÇ mücadelesinin öncülerinin M-L temelde başkaldırı THKP-C ile taçlandırarak kopuşu sağlamışlardır. Köylünün toprak sorunu, işçi sınıfının örgütlenme, hak alma mücadelesi, ezilen, yok sayılan, soykırımdan geçirilen azınlıkların ve Kürt halkının sesi olmuştur. 15-16 Haziran şanlı işçi sınıfının direnişinden süzülüp gelişen Marksist-Leninistlerin (M-L) temelde ülke koşullarına uyarlanan ve onun gerekliklerini yerine getirmenin ve ete kemiğe bürünmesinin yolu Kızıldere’nin köşe taşlarını döşemiştir.

Bunun için Kızıldere, ülkemizde yaşatılan Ermeni, Süryani, Pontus ve Kürt soykırımlarının, Alevi halklarının yok sayılmasının, katliam ve soykırımdan geçirilmesinin hesabının sorulmasının adı olmuştur. Kızıldere topraksız köylünün, tüm hakları gaspedilip azgın bir sömürüye tabi tutulan işçi sınıfının, gençliğin ve yok sayılan kadınların sesi olmuştur. Ülkemizin emperyalizmin kuklası haline getirilmesi ve faşizmle yönetilmesi karşısında, halkların özgürlük ve kurtuluşu için Türkiye devrim yolunun tanımlanmasıdır Kızıldere.

Kızıldere’ye giden yol, ülke gerçekliğimizin ve halklarımızın kurtuluş yolunun kilometre taşlarının inançla, karalılıkla M-L ideolojisiyle şekillenmesidir…

Tutsak düşen THKO önderleri Deniz, Yusuf, Hüseyin’in 12 Mart faşist cuntası tarafından darağacına yollanmak istendiği koşullarda bunun karşısında dar grupsal çıkarları değil, devrimci dayanışmanın ve siper yoldaşlığının simgesidir Kızıldere. THKP-C ve THKO savaşçı ve önderlerinin kendi grupsal çıkarlarını değil, halkın çıkarları ve onun kurtuluş mücadelesinde, sosyalizm davasının, devrimci duruşun ve dayanışmanın adıdır Kızıldere.

Kızıldere; 30 Mart 1972 ülkemiz sınıflar mücadelesi için, emekçi halklarımız için, bağımsız özgür ve sömürüsüz bir dünya, sosyalizm için dövüşmenin adı olmuştur. Yani Kızıldere Sosyalizmin Adıdır!

ON’lar; Mahir Çayan, Hüdai Arıkan, Cihan Alptekin, Nihat Yılmaz, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy, Sinan Kazım Özüdoğru, Sabahattin Kurt, Ömer Ayna, Saffet Alp mücadelemizin önderleri, kavganız kavgamız, idealleriniz idealimizdir.

Kızıldere; düşman karşısında direnme geleneğini biz ON’larımızdan miras aldık. Gelenekten geleceğe bu mirasla yürüdük, yürüyoruz…

51. yıl oldu bu ülke topraklarına M-L temelde yürünecek devrim stratejisini yok olmamacasına canları, kanlarıyla nakşedenlerin tarihi oldu. Hiçbir güç, her türden, renkten tasfiyecilik ve sapma burjuva akım THKP-C ve Kızıldere’yi, tarihimizi unutturamadı, silip atamadılar.

Tam da bugün içinden geçtiğimiz zor koşullarda, reformist ve uzlaşmacı çizgi karşısında Kızıldere’yi iyi anlamak ve anlatmak gerekiyor. Onların bizlere bıraktığı miras, uzlaşmacılığa karşı M-L temelde tutumun ne olması gerektiğini göstermektedir.

Her türlü uzlaşmacılık ve reformizme karşı Kızıldere’ye giden yolu ve onun bizlere bıraktığı mirası daha iyi kavramak ve bilince çıkarmak gerekiyor. Sadece yıl dönümünde değil, hayatın her alanında bu ruh ve kararlılıkla halkların kurtuluş mücadelesini sahiplenmek, Kızıldere bilinçinde ve kararlılığında olmalıyız.

ON’lar 30 Mart Kızıldere şehitleri, mücadelenin öncü neferleri, önderleriydiler. Bugün mücadeleyi ileri taşımak, faşist sistem karşısında yaşanan tıkanıklıkları aşmanın yolu Kızıldere perspektifini günün koşullarına uyarlayabilmektir. Kızıldere kararlılık ve ruhuyla mücadeleyi sahiplenmeyi başarabilmektir.

Gelenekten geleceğe yürümenin ve kazanmanın yolu popülist politikalar peşinde koşmak değil, Kızıldere’nin ruh ve karalılığıyla mücadeleye sıkı sıkıya sarılmakla mümkündür.

Kızıldere şehitleri nezdinde tüm devrim şehitlerini saygıyla anıyor, devraldığımız mücadele bayrağını onurla taşıyoruz, taşıyacağız!

Türkiye-Kürdistan halklarının özgürlük, sosyalizm mücadelesinin önderi ve Kızıldere Ruhunun yaratıcılarından Önder Mahir Çayanın dediği gibi;

” …

Devrim yolu engebelidir, dolambaçlıdır, sarptır!

Kurtuluş bayrağı bu yolu tırmanan gerillaların birbirlerine iletmesiyle oligarşinin burcuna dikilecektir.

Her engebede düşen gerillaların gövdesi bir devrim fırtınası yaratır.

Düşen gerillaların kanı devrim yolunu aydınlatır.

Düşenler geride kalmazlar. Onlar, emekçi halkın kalbinde, ruhunda ve bilincinde, devrimin önder ve itici sembolleri olarak yaşarlar.

Ve onlar liderdirler. Liderler devrim savaşında masa başında oturmazlar. Bu savaşta en ön safta savaşırlar.

Düşenler devrim için, devrim yolunda vuruşarak düştüler.

Kalbimize, ruhumuza ve bilincimize gömüldüler.

Onlar kurtuluşa kadar savaş şiarını devrim yoluna kanlarıyla yazdılar.

Yolumuz devrim yolunda ölenlerin yoludur.

Devrim için savaşmayana sosyalist denmez.

… ” MAHİR ÇAYAN

Kızıldere bir nostalji değil mücadele çağrısıdır!

Kızıldere son değil başlangıçtır!

Mahir, Hüseyin, Ulaş Kurtuluşa kadar savaş!

Tek Yol Devrim!

29 Mart 2023

Önceki İçerik6 Mart sosyalizme inancın, davaya bağlılığın adıdır.
Sonraki İçerik FAŞİZME KARŞI ÖRGÜTLENELIM, KADININ GÜCÜNÜ GÖSTERELİM