6 Mart sosyalizme inancın, davaya bağlılığın adıdır.

Sizler ki umudu, sevgiyi, dostluğu, kardeşliği, yoldaşlığı büyüttünüz…

Umudu, direnci, inançı, coşkuyu büyüttünüz

Dava insanı olmayı, yeni insanın en güzel örneklerinden oldunuz…

Ant olsun ki, umudu karartmayacağız.

Ant olsun ki, inanç, coşku ve kararlılığı dalga dalga yayacağız.

Ant olsun ki, sizlerin mirasını yaşatacak, geliştirecek ve devrime taşıyacağız.

Ant olsun ki, kanınızı yerde koymayacağız…

Ant olsun ki, bayraklarınızı dalgalandıracağız…

6 Mart 1993 tarihinde 6 devrimci İstanbul-Kartal’da faşist devletin kontur-gerillanın ölüm mangalarınca yargısız infaz sonucu katledildiler. Bedri Yağan, Gürcan Özgür Aydın, Menekşe Meral, Asiye ve Rıfat Kasap’ı ve gözaltına alınıp kaybedilen Ali Kırlangıçlı’yı unutmadık, unutturmayacağız.

Onlar devrim ve sosyalizm mücadelesinin önderleri, savaşçıları, komutanlarıydılar. Onlar Hüseyin Cevahir, Ulaş Bardakçı ve Kızıldere’de “biz buraya teslim olmaya değil ölmeye geldik” diyen Mahir Çayan ve onların yoldaşları, devamcılarıydılar.

THKP-C’nin devamcıları ve onun yeniden toparlanıp, kitlelerle buluşturan, yeniden ete kemiğe büründürenlerdi.

12 Eylül öncesi faşist kuşatma karşısında anti-faşist mücadeleyi örgütleyen, ona önderlik eden ve okulların, mahallelerin, köylerin faşist işgalden kurtaranlardı. ,

12 Eylül faşist cuntası karşısında “Amerikancı faşist cunta 45 Milyon halkı yenemeyecek” şiarıyla mücadeleye sarılanlardı. Faşist cunta karşısında birçok kişi sinip susarken, ya da yurt dışına kaçarken onlar tereddütsüz, alınan darbeler karşısında en ağır görevlere talip olarak mücadeleye sarılan, faşist cunta karşısında eylemler örgütleyen, mücadele edenlerdi.

Faşist cunta karşısında tutsak düştüklerinde de, tereddütsüz mücadeleyi en zor tutsaklık koşullarında, zindanlarda örgütleyen ve ona öncülük eden oldular.

Faşizmin teslim alma, kişiliksizleştirme, tüm ülkeye, halklara; “bakın peşinden gittiğiniz devrimciler ne halde” demek istiyordu.  Bunun bilincinde olan devrimciler can bedeli bir mücadeleyle onların bu isteklerini kursaklarında bıraktı. Bununla da yetinmeyip, alınan darbeler ve toplumda ortaya çıkan umutsuzluğu zindanlarda ki direnişle moral kaynağı ve yol gösteren öncüler oldular.

Faşizmin zindanlarından çıktıklarında tereddütsüz mücadeleye katıldılar ve önemli görev sorumluklar üstlendiler. Onlar için sadece mücadelenin alan ve koşulları değişmişti.

Onlar ben diyenlerden değildi, durup dinlenmeliyim diyenlerden hiç deyilerdi. Onlar geçmişten aldıkları miras ve inandıkları devrim ve sosyalizmin mücadelesinin önder ve komutanlarıydılar, öylede davrandılar. Onlarda ki sosyalizme inanç ve halka bağlılık bunu gerektiriyordu.

Bugün yaşanan büyük deprem katliamın yaratıcısı faşist devletin rant ve talana dayanan sistemlerinin sonucu. Bu felaket karşısında ancak önderlerimizden devraldığımız miras ve onların bıraktığı mirasla mücadeleyi daha büyütmekle onlara layık olacağımızın bilincindeyiz.

Bir 6 Mart’ı daha karşıladığımız bu günlerde, yaşanan acı ve toplu kıyım karşısında geçmişten geleceğe şiarıyla mücadeleyi yükseltmek ve katil devlete hesap sorma bilinciyle hareket etmeliyiz. Bunu başardığımız ölçüde şehitlerimize layık ve onların hesabını soran oluruz.

6 Mat şehitlerini sahiplenmek demek faşizme karşı mücadeleye daha sıkı sarılmak demektir…

6 Mart şehitlerine layık olmanın yolu, devrim ve sosyalizm mücadelesine daha sıkı sarılmaktan geçmektedir…

6 Mart şehitleri ölümsüzdür!

Devrim ve sosyalizm şehitleri yolumuzu aydınlatıyor!

Anıları mücadelemizde yaşayacak!”

5 Mart 2023

Önceki İçerikKatil Devlet Katliamlara Devam Ediyor
Sonraki İçerikKızıldere halka adanmışlığın adıdır…