6 Mart 1993’te İstanbul Kartal`da katledilen devrimci önder ve kadrolar Bedri Yağan, Gürcan Özgür Aydın, Menekşe Meral, Ali Kırlangıçlı, Asiye Kasap ve Rıfat… Mücadeleye adanmış ömürler ve yıllarını mücadeleye vermiş, örnek devrimcilerdi.
Onlar Kızıldere’nin iz düşümcüleri, devamcıları, 71 fiziki yenilgi sonrası devrimci yeniden inşa ve toparlanma döneminde aktif görev almış, emek verenlerdiler. 71 devrimci çıkışının yarattığı, devrimci miras ve hızla büyüyen devrimci potansiyel karşısında emperyalizm ve onların yerli işbirlikçisi oligarşi MIT, Kontrgerilla örgütlenmelerinin yanı sıra 50’lerde başlattıkları “komünizmle mücadele dernekleri” ve sonrada oluşturdukları MHP ve onun gençlik kolları olan Ülkü Ocakları adı altında topladıkları faşist komandolarla her alanı faşist işgal altına almaya başladılar. Bu faşist işgal ve yükselen devrimci mücadele, devrimci potansiyeli yok etme sindirme çabaları karşısında başlayan anti-faşist mücadelenin yöneticileri, militanlarıydılar.
12 Eylül’ askeri faşist cuntası koşularında kesintisiz mücadeleyi sürdürenlerimizdiler. Tutsak düştüklerinde de faşizmin zindanlarında ki saldırılarını geri püskürtmek ve devrimci kimliğin korunması, dışarıya moral güç katmak için mücadelenin önünde, örgütleyicisi, yöneticileri oldular. Zindan direnişlerinin mimariydiler dersek hiçte abartılı olmayacaktır.
12 Eylül askeri faşist darbesinin ardında ki yılarda kimi dışarıda kimisi tutsaklık koşularında mücadelenin yeniden yükselmesi sürecinde büyük roller üstlendiler. Hâkim sınıfların “yok etik, bittiler” dedikleri koşularda onlar yeniden umudu büyüterek “bitmedi daha sürüyor kavga sürecek…” dediler. Ve bunun tüm görev ve sorumluklarını üstlendiler, yerine getirdiler.
90`li yılarda bir bütün olarak dünyada ve ülkemizde yaşanan yenilgiler ve tasfiyecilik karşısında onlar devrim ve sosyalizm umudunu büyüttüler.
Yükselen devrimci mücadele karşısında çaresiz kalan oligarşi yargısız infazlarla büyük bir kıyım başlattı. Artık teslim, tutsak almak yoktu bu yeni süreçte infaz etmek, yok etmekti yeni konseptleri. İşte 6 Mart 1993 katliamı da bu koşularda gerçekleşti.
Bedri Yağan, Gürcan Özgür Aydın, Menekşe Meral, Asiye Kasap ve Rıfat…, Kartal`da kaldıkları evde katledildiler. Ali Kırlangıçlı ise ayni operasyonda gözaltına alınarak, gözaltında kaybedildi…
Bu katliamın mimari ve yöneticisi Hanifi Avcı (1) daha sonra yayınladığı kitabında katliamı nasıl yaptıklarını itiraf ederken, onların maşası Sedat Peker Ergenekon davasında detayları itiraf ediyordu. “Bedri Yağanlar operasyonu için Hanifi Avcı Diyarbakır’da itirafçı ekibi getirmişti, ben misafir ettim. İşleri bittikten sonra geri Diyarbakır’a yolladım…” diyordu. Evet bu katliamı “Polisin başarılı operasyonu” diye açıklayan katilerin polis değil infazı itirafçılara yaptırdığı gerçeği ortaya dökülüyordu. Çete devlet ve yargısız infaz gerçekliğini bir kez daha ortaya çıkarıyordu. Keza Ayhan Çarkın’ın itiraflarında Özel Tim bünyesinde oluşturulan infaz timinin gözaltı kayıpları ve 6 Mart olmak üzere onlarca yargısız infazı itiraf ediyordu.
Katledilen devrimcilerin otopsilerinde bedenlerimde onlarca kırığın olduğu raporlarında infaz edilmeden önce yoğun işkence görmüşlerdi. Bedenlerinde ki kırıkların yanı sıra; Bedri, Rıfat ve Gürcan’da 6’şar kurşun deliği tespit edilirken, Menekşe’de 16, Asiye’de ise 18 kurşun deliği sayılıp tutanaklara geçirilmişti.
Onlar her zaman devrim ve sosyalizm davasının emektarı, bedel ödeyenleri oldular, onları unutmak, sosyalizm mücadelesinde, halkların özgürlük mücadelesinde vaz geçmektir. Onlar geçmişten geleceğe mücadelemizin yol göstericisi, sönmeyen meşalesi olarak hep mücadelemizde yaşayacak.
Bu faşist çete devletten şehitlerimizin hesabını sormak boynumuzun borcudur…
6 Mart Şehitleri Ölümsüzdür!
Anıları Mücadelemizde Yaşayacak!
5 Mart 2024
- (1) Detayına girmeden kısaca şuna değinmek istiyoruz: Daha sonraki süreçte ortaya çıkan, …. “Devrimcilik” adına Hanifi Avcı’yla görüşüp barıştıklarıydı. Bununlada yetinmeyip ona evlerini açanlar, onun üzerinde kendi bencil, egoist yaşamları için ondan aldıkları yardımlarla” çek senet tahsilatı” yaptıkları mahkeme tutanaklarına yansıdı. Bu utanmazlar ne yazık ki bugün “devrimci” maskesiyle hele kurumlarda yer alabilmekte, yöneticilik yapmaktalar. Şehitlerimizde, ailelerinde özür dileyeceklerine utanmazca; “Hanifi Avcı iyi insan” deme yüzsüzlüğünü gösterdiler. Tüm bunları tarih kaydetti ve bizde, asla unutmayacağız….