Devrimci Karargah 13 nolu Bildiri

Emperyalist Burjuvazinin Terör Ruleti

Taksim’de gerçekeştirilen eylem sonrasında uluslararası ve yerel emperyalist burjuvazinin önceden ayarlanmış tavrı hemen terör ruletini döndürmek oldu. İran gündemi gereği uçak ve paket bombalarla ortalığı ıstmaya çalışan dış merkezler islami radikalizm üzerine oynarken bu basınçtan sıyrılmak ve kendi oyununu sürdürmek isteyen fethullahçı iktidar Ergenekon savcısını olay yeri inceleme ekibine dahil etti.

Kurpiye Türk medyası da topu Devrimci Karargah’ın kızıl-kara’sına düşürmek için her türlü sahtekarlığı yaptı. Bir saat önce söylediğini unutup anın riyakarlığını varoluşunun temel nedeni kılarak efendilerine hizmette kusur etmedi, etmiyor.

Bir önceki bildirimizde belirtik, yineliyoruz; Taksim eyleminde Devimci Karargah’ın hiçbir dahli yoktur. Her devrimci örgüt gibi Devrimci Karargah’ta kendi eyleminin arkasında durur ya da başka bir ıfadeyle arkasında duramayacağı eylemi yapmaz. Devrimciliğin bu ilkesini karşı devrimciler de bilir ama Fethullahçı iktidarın ihtiyacı olayı kendi istediğince yönlendirmek olduğu için bölgede her yerde, her militan yapıda bulunabilecek ve bu sıradan kullanım gereği üretici firma tarafından satış kayıtlarının bile tutulmadığının açıklandığı fünye tipleri üzerinden Devrimci Karargah doğrudan hedef gösterildi. Ve iletişim tarzımızın zorunlu teknik zorluklarının yol açtığı yanlış olay tarihi bildirimi üzerinden sürdürülen hurafiyunculuklarla konu hala sıcak tutulmaya çalışılıyor.

Bu bizim için artık alışıldık ve önümüzdeki süreçte gene yaşayabileceğimiz bir durumdur, çünkü Devrimci Karargah, tarihsel öncellerinden ve öncülerinden miras aldığı eylemcil tarz ve bakış açısıyla statükonun ve onun güncel zangocu AKP ıktidarının bağrında bir delik açamadıysa da devrimci hareketin ruh ve hafızasında yarattığı yenilenmeyle, devrimci öfkeye gösterdiği yolla sistemde öyle bir doku yırtılmasına yol açtı ki başta fethullahçı polis ve medya olmak üzere statükonun tüm kurumları yuppisinden polisine, oportunistinden depolitiğine kadar kimi bulduysa içine tıkarak bu yarayı kapatmaya çalışıyor. Kapatamaz. Düşman Devrimci Karargah’ı kendi iradesi dışında gelişen kaotik ortamlara tıkmak istiyor. Başaramaz.

Devrimci Karargah, oldukça küçük bir öncü yapılanmasını aşan etki gücünü ideolojik ve siyasal sağlamlığından, bunu da, öznelliğini Türkiye devriminin nesnelliklerinin bir dolayımı olarak geliştirebilmesinden alıyor.

Verili aşamada ise, Devrimci Karargah, Türkiye gündeminin, stratejik planda İran müdahalesi, taktik planda Irak’ta yeni siyasal yapının oluşturulması ekseninde izlenen emperyalist bölge politikalarına göre oluşturulduğunu saptıyor.Emperyalist merkezlerde İran gündeminin yoğunlaşmasına koşut olarak Türkiye’de Çaldıran edebiyatı gelişiyor.

Türkiye’de oligarşi içi dengeler artık onu oluşturan kesimlerin iradeleri dışından dayatılmaktadır. İktidardan üç yıl önceki bir seromoninin özürünü dileyen generaller birden bire ayrı bir resepsiyon düzenliyor. Sömügeci özel savaş dilini seçim taktiği olarak meşrulaştırmaya çalışan AKP’ye rağmen “bazı çevreler ve devletin bir kesimi” eliyle İmralı görüşmeleri birden bire diyalog’dan müzakere’ye doğru gelişiyor. Olaylar göstermektedir ki, küresel emperyalizmin İran gündeminin bir gereği olarak geleneksel Türk devletini islami ve Kürdi ögeyle yeniden yapılandırma sürecine, yaşadığı ekonomik kriz nedeniyle töleransları daralan ve saldırgan bir aşırı sağ yükseliş gösteren emperyalist merkezlerden artık daha doğrudan yöntemlerle müdahale edilmektedir.

Değişik kesimleriyle emperyalist burjuvazinin yönlendirmeleriyle, bölge halklarının devrimci ve demokratik tavırlarının bir çatışması ya da bir bütün olarak küresel sınıf mücadelesinin ülkemizdeki görüngüsü olarak karşımıza çıkan bu kaotik ortamda Özgürlük Hareketi, Kürt halkının siyasal geleceğini şekillendirmek adına eylemsizlik sürecini seçimlere kadar uzatmış bulunuyor.

Bu durum sadece Kürt halkı açısından değil, yüksek düzeyde politize olduğu seçim sathında Türkiye proletaryası ve yoksulları açısından da demokratik mücadelenin yükseltilmesine imkan sağlayabilecektir. Bu nedenle, oligarşi içi dengelerde olduğu gibi bölgesel dengelerin de kırılganlığı itibariyle süreç, bu yönlü gelişimden rahatsız olan bütün diğer siyasal eğilimlerin provokasyon, spekülasyon ve manüpülasyonuna açık olmaktadır.

Bu değerlendirmelerin ışığında, Devrimci Karargah hem Kürt halkının ve Kürt Özgürlük hareketinin bu hamlesine destek olmak, hem de Türkiyeli devrim ve demokrasi güçlerinin demokratik zorlamalarının önünü tıkayacak tarzda künyesinin kullanılabileceği provokasyon ve spekülasyonlara imkan vermemek adına kendi Devrimci Savaş programını seçimlere kadar askıya almış bulunmaktadır.

Hareketimiz bu zaman zarfındaki faaliyetini meşru ve demokratik alan faaliyetleri olarak sınırlandırmıştır.

Yaşasın Türkiye ve Kürdistan Devrimleri!

Yaşasın Devrim ve Sosyalizm!

Yaşasın Devrimci Karargah!

3 Kasım 2010

Önceki İçerikDevrimci Karargah 12 nolu Bildiri
Sonraki İçerikDevrimci Karargah 14 nolu Bildiri